28 Aralık 2011 Çarşamba

Rüya - Yüra

- Baba uyumak istemiyorum ne olurrr.
- Neden aşkım ?
- Çünkü uyuyunca kötü yüralar görüyorum.
- Aşkım ben de dün gece çok kötü bir rüya gördüm mesela, ama uyumamız gerek yoksa büyüyemeyiz değil mi ?
- Sen ne gördün baba ?
- Rüyamda annene bir kötülük yapmak üzere olduğumu gördüm aşkım, kötü bir rüyaydı.
- Yapmadın ama di mi baba ?
- Yapmadım aşkım.
- Annemi çok sevdiğinden değil mi ?

Romantik maymunum benim :)


17 Aralık 2011 Cumartesi

Hazırcevap mı dediniz ?


Ben ömrüm boyunca lafı böyle takkk diye yerine oturtan bir adam olamadım. Mevzu geçip bittikten sonra " lan şunu diyeydim ya beee " diye hayıflandım hep :)

Fakat Nehir Hanım bu konuda hiç zorlanmayacak gibi. Buyrun bir iki örnek :


Nadide : Nehir bak kalk içerde sallıyim seni, burası çok gürültülü uyumuyorsun.
Nehir : E konuşuyorsun da ondan gürültülü, hallaa hallaaa ( allah allah diyor )

-------------------------------

Nadide : Nehir hadi uyu
Nehir : Tamaaaam, aaa göz yine çıktı ( uyku saatini haber veren tek gözden oluşan yaratık )
Nadide : Evet bak sen hala uyumadın ama
Nehir : E demin de çıkmıştı
Nadide : Evet
Nehir : Anne bunlar beni kameradan m görüyor ? Uyumadığımı görünce gözü tekrar çıkarıyorlar.

----------------------------------

Talay : İsmail abiii, nasııılllll ( 3-4 ay önce gülmekten yarıldığı bir şaka )
Nehir : Baba komik mi şimdi bu ?



1 Aralık 2011 Perşembe

5 Yıl önce, 5 yıl sonra


Minik aşkım;

İnsan hayatında kırılma anları vardır, asla eskisi gibi olmayacağını hissettiğin anlar. Aynı, babaannem vefat ettiğinde beni koruyacak, kollayacak kimsenin kalmadığını hissettiğim anlar gibi. Bu his 4 yıl boyunca sürdü, neden 4 yıl ? Çünkü o dört yılın sonunda anan hayatıma girdi aşkım, ama bu başka bir yazının konusu. Tüm malzemeyi bir kerede bitirmeyelim, yaşlandıkça yaratıcılığımı kaybediyorum çünkü :)

Derken bir pazar akşamı, hayatım boyunca unutamayacağım bir akşam. Annen ile gecenin bir körü can sıkıntısından yemek yediğimiz, sonra kendimizi dışarı attığımız o akşam. Bazı belirtilerden işkillenip gebelik testi için eczaneye gidip cebimizdeki son 4 lira ile test aldığımız o akşam, Eve dönerken Özge ve Cengiz ile karşılaşıp her mutlu anımızda, her üzüntülü anımızda yanımızda olan canımdan öte kardeşlerimle o mutlu haberi paylaştığımız o akşam. Bir insanın hayatında daha öte bir kırılma anı olabilir mi.

Annenin zor geçen hamileliği, cinsiyetinin kız olduğunu öğrendiğimiz gün gittiğimiz yemek, doğum tarihini aldığımız gün, minik tekmelerin, kalp atışların, dayın askere gittiği gece az kalsın erken doğumun, hangi bir hikayeyi anlatayım sana be meleğim.

Derken tam 5 yıl önce bugün, hatta muhtemelen bu yazıyı yayınlayacağım saatta aramıza katıldın. Senden önce sesin geldi koridora, ne kadar cazgır olacağını o an anladık ama kaçınılmaz kader, yapacak birşey yok :) Annene verdiğim söz üzerine göğsümdeki kılları traş edip seni emzirdim, şaka lan şaka anlatıcam o hikayeyi de :))))

İşte o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı aşkım. Zor dönemlerimiz de sen ayakta tutuyorsun bizi, minicik yüreğin bizimkinden çok çok büyük aslında. " Baba annem seni çoook seviyor, ama işten çok yorgun geliyor o yüzden sarılamıyor sana " diyip bana insanlık dersi verecek kadar büyük hem de. Gündüz canlı halini gördüğün balıkları akşam sofrada kızarmış görünce ağlayacak kadar duygusal, minicik çubuk krakerini bile bölüp paylaşacak kadar insancıl. Umarım içindeki o saflık hiç bozulmaz aşkım.

Beni sevindiren bir diğer yönün de öğrenmeye olan açlığın, kendi küçüklüğümü görüyorum sende, ben bu potansiyeli heba ettim, sen benim gibi olma aşkım.

Evet sanırım her zamanki gibi duygusala bağladım. Diyeceğim şu ki;

Seni herşeyden çok seviyoruz canım kızım. Doğumgünün kutlu olsun. Her kararında, her seçiminde belki korkarak, belki kızarak ama her zaman yanındayız meleğim. Yüzündeki gülümsemen hiç solmasın.

Dombik baban :)

29 Kasım 2011 Salı

BAL KIZIM


gül kokulum

bi garip uyandım bugün
sabah erkenden uyanıp daha hava karanlıkken "anne ben uykumu kaybettim artık uyuyamam" dıyen sesinle uyandım :)

biraz duygusalım sana baktıkca hızla büyümeni izledikçe bir garip be Nehirim herşey çok tuhaf yazılması çok güç ifadesi çok güç ama büüyüyorsun meleğim her geçen gün kurduğun cümleler ve kullandığın kelimeler bi hayli şaşıtıyor bizleri...

01.12.2006 01.12.2011
dolu dolu 5 yasına geldin artık ama bazen öyle arkadasş öyle bir insan kimliği alıyorsn ki karşımda şaşırıyorum beni teselli edişlerin hiç 5 yaşındaki bir bebe gibi değil de yaşıtım bir dost gibi...

sabahları okula zor kalkışlar ağlamalar nazlanmalar dışında kendi başına bir bireysin artık isteklerini rahatça dile getirebilen tek başına çoğu şeyi başarma çabasında...

yazamıyorum senı
çünkü düğüm düğüm boğazım, he okurken deme sakın neden anne neden düğüm düğüm diye,
çünkü bebem çünkü meleğim duygusala bağladı annen :)

geriye bakıyorum
doğduğun güne doğumhaneye girişime ve çıkışımda ki kucağımdaki sana ve şimdiki sana

MELEK KIZIM ...
GÜL YÜZLÜM...
YÜREĞİM...

21 Kasım 2011 Pazartesi

24 kasım öğretmenler gününde okuycağımız şiir :)

sabahleyin en erken
yataktan kalkan benim
okuluma koşarken
günaydın öğretmenım

her zaman seversiniz
bilgiler verirsiniz
çalış öğren dersiniz
sevgili öğretmenim

severk sayıyorum
üzmemek istiyorum
çeçiyor böyle günüm
biricik öğretmenim

cumadan pazara 3 gundur kağıt elimizde nihayet ezberledik :) hep beraber ezberledik bütün aile :))

Ortaköy'de lezzet turu :)

Dün kızımla 3 haftadır doğru dürüst görüşememizin acısını çıkarttık. Fındık parkına gidip minik'i bulamamanın hayal kırıklığını pastaneye gidip pide yiyerek yatıştırmaya karar verdik. Yolda fikir değiştirip Neşe'de tavuk suyu çorba içmeye gittik, çorbamızı içerken de canımız lahmacun çektiği için oradan çıkıp fıstıkta lahmacun yedik :)) yıllar önce Can ve Duran ile koca bir pazarı yemek yemeye ayırdığımız  gün geldi aklıma :) Babasının kızı demek istiyorum yüksek müsadenizle.

Sonra şiir seansımıza geçtik, 24 Kasım Öğretmenler günüde okunacak şiiri ezberledik ama işimize gelmeyince bazı yerlerde takılmaya başladık :)

Odada uyurken salondakileri babam uyuyo sakın bak bağırmayın sakın diye susturmana ne demeli küçük hanım :))


16 Kasım 2011 Çarşamba

Bana rapor alın...

" Anne çok hastayım bana rapor al iki gün okula gitmeyeyim.  "

Evet hanımefendinin yeni taktiği bu. Kimden duydun ne zaman öğrendin ben artık sorgulayamıyorum :)  Işık hızıyla fırlamalık basamaklarını bir bir atlıyorsun Nehir Hanım.

2 Kasım 2011 Çarşamba

26 Ekim 2011 Çarşamba

Domates suyunu paylaşmak :)

Pazar akşamı annemiz yemekle uğraşmasın diye kahvaltılık atıştıralım dedik. Yumurta falan filan, bir tabağa doğranan domates ve zeytinyağı, limonla karışan domatesin kendi suyu. Nehir'le en sevdiğimiz şey :)

Neyse yemek ilerledi, meleğim minik elleriyle ekmeğini kopartıp domatesin suyuna bana bana yiyor :) Bir ara bana baktı, baba yesene dedi.Aşkım sen seviyosun ye sen, ben yedim dedim. Tekrar yüzüme baktı, tabağa sehpanın diğer tarafından alıp yanıma koydu ve " kıyamam ben sana " dedi :) Şimdi ben bu velete nasıl kurban olmam, o melek kokusunu duymadan nasıl yaşarım :)

Seni çok seviyorum canım kızım benim.

10 Ekim 2011 Pazartesi

Fırlamalıkta son nokta :)

Akşam 21:30 gibi ikna olup yatağımıza gittik. Annemiz prensesi yatırıp salona geri döndü. Tv izlerken içerden gelen sesler üzerine nadiş odaya gitti, prensesle birlikte salona geri döndü. Fakat bir gariplik mevcut. Nehir'in suratında hin bir gülümseme, nadiş ise kahkahayı patlattı patlatacak :) Meğer benim fırlama kızım şöyle bir performans sergilemiş :

Annesinin gece susarsa içmesi için yanına koyduğu suya elini bandırıp o suyu göz altlarına sürmüş ve ardından iç çekmeler, sessiz içine içine ağlama taklitleri :)))

Sen nasıl bir fırlamasın ya, kime çektin kızım böyle :)))

5 Ekim 2011 Çarşamba

Nasıl bir varlıksın ki sen ?

Dün saat 17:00 gibi evime geldim, kapıya doğru yürürken kafam gayri ihtiyari sola döndü.Oysa ne orada olduğunu biliyordum, ne de sesini duydum.Bir sebebi varmış belli ki, çünkü kafamı olduğun yere doğru çevirmesem senin beni gördüğün an yüzünde oluşan hayret, bunu takip eden mutluluk ve sonrasında o içimi ısıtan gülüşünle bana koşuşuna saniye saniye tanık olamayacaktım.O andan itibaren aklımdan gitmiyor o tepkin, o nasıl karşılıksız, yalın bir sevgidir.Keşke sana benzeyebilsek meleğim.Yalan dolan olmadan, samimi, hislerimizi belli etmekten utanmayarak dürüstçe yaşayabilsek biz " Büyükler ".

Kağıt üzerinde büyük olan biziz ama tüm çocuklar; o tertemiz yürekleriniz ile bize her gün insanlık dersi veriyorsunuz ve sırf bunun için gerçek devler sizlersiniz aslında.

Seni çok seviyorum canım kızım.

14 Eylül 2011 Çarşamba

Kovalamayın beni yatağa

Kovalamayın beni yatağa
Hiç uykum yok
Daha lafınıza karışacağım
Ortalığı dağıtacağım
Televizyonu kapatacağım
Ayçiçeği resmi yapacağım daha
Başparmağıma şiir okuyacağım
Islık çalacağım
Daha çok işim var
Gecenizi karartacağım
Kütahya vazonuzu kıracağım
Vakitsiz yatırmayın beni
Daha çok erken
Can Yücel

10 Eylül 2011 Cumartesi

Şimdi Okullu Olduk...

Evet meleğimizin ömrü boyunca sürecek mücadelesi pazartesi günü başlıyor kısmetse. Fakat ufak bir sorun var ki; sabahçı olduk. Sabah mücadelelerini düşünmek bile istemiyorum :) E tabi bonus olarak da akşam erken saatte yatmaya alışana kadar geçecek zaman aralığındaki savaşları :)

23 Ağustos 2011 Salı

Sportif Şahıslar...

Dün gece Fındık parkına çıkartma yaptık Gürsoy'lar ve Daldaban'lar olaraktan :) Saat 23:30'a kadar kucağımda oturan kedi ve çitlediğimiz çekirdekleri saymazsak gecenin özeti şu :

Özge parkta spora başlıyor, ben de basketbola geri dönüyorum ( en son askerdeki turnuvada oynadım bu arada, 11 yılcık :) ).Spor dol bir akşam bizi bekliyor :)

Bu arada Nehir hanımın şovları da devam ediyor.Tam bir elmayra oldu çıktı :)

bkz : Elmayra

sevdigi butun hayvanlari sevgisiyle olduren, olduremese de canından bezdiren, sıkan, mıncıran cizgifilm karakteri.

19 Ağustos 2011 Cuma

Kedi Dolu Bir Gece :)

Yemeğimizi yedikten sonra aşağı inmek için kapıdan çıktığımızda üst komşumuzun ricası ile balkona kamp yapmış olan sokak kedisine müdahele ettik önce Nehir hanım ile :) Çarşı pazar şu bu derken gecenin son durağı Bıdık - Nadide tanışması idi :) Fındık parkında ikamet eden kedimiz bıdık ile annemizi tanıştırdık.Aman bir sevdiler birbirlerini bir sevdiler sormayın.Psikopat karım kediden konurnmak için şu şişesini silah olarak seçti :)

Yarım saatten fazla bıdık ile oynaştıktan sonra evimize doğru yola çıktık.Eve 4-5 metre kala yerde yatan bir kedi ve etrafındaki meraklı velet topluluğunu görünce mevzuyu anladık ve nahoş görüntüyü olabildiğince gizleyerek Nehir'i kedinin uyuduğuna ikna ettik.Nehir eve girince de kçerolarla birlikte gariban kediciği yoldan kaldırdık.

Tahmin edersiniz ki bıdıkla tanışma faslından sonra Nehir'in ağzından çıkan tek şey " kedi alalım kedi alalım kedi alalım " Nadiş ise " hayır hayır hayır ".Bakalım gelecek neler gösterecek bize :))

Not : Fotoğrafta görülen kedi meşhur Bıdık efendi :)

17 Ağustos 2011 Çarşamba

kendı agzımdan tatil anılarımmm


otobüse bındık bınene kadar bıraz duyglandım babam bızle tatıle gelemıyor dıye uzuldum ama bır dahakı sefere ınsallah :)

yuzmeyı öğrendım ben fakat nedense ayagımın yere değdği yerde yuzemıyorum boyumu aşan yerdee taaa dubada yuzmek cokkk keyıflı

görmediğim hafımza kalacak cok yer gezdım ve de gördüm ata bındım cok keyıflıydı

büyümüşüm annem oyle dıyo , tatılımın en keyıflı kısımlarından bırıde özge teyzemle bır arada olmaktı

SENİİ ÇOKKK SEVIYORUM ÖZGE TEYZE BANA YÜZMEYI ÖGRETTİN :))

YENİ ARKADAŞ EDINDIM EGE :) Biraz yaramaz ama sevdim ben Ege'yi :))


şimdilıik aklıma gelenler bunlarr aklıma gelınce gene dıycem annnemde oda yazacak :))

NEHİR ....

16 Ağustos 2011 Salı

tatil arkadaşımmm :)


güzeldi buyudun ve resmen bıze arkadaslık ettın bebemm

yuruduk yuzduk dedıkodu yaptık beraber :))
hiç unutmayacagım hafızama kazındı şaka gıbı dıyaloglar

teyzene pilav tarifi :))

annneee sen bırak boyun kısa ben teyzemle yuzerim :)))

kızlar hadi biraz yüzelim :))

Disco :)))

hadi tatile gidelimmm (yani denize inelim )


buyudun buyudun de arkadas oldun bana
ıyı bır tatıl arkadasısın ıyı bır dostsun arada da cıvıtmasan :))))



6 Ağustos 2011 Cumartesi

Babasının Duygusal Kızı...

- Baba sen niye gelmiyorsun
- Aşkım çalışıyorum ben, seneye birlikte tatil yapıcaz inşallah tamam mı aşkım
- Ama annem izin almış sen niye almadın, ben özlerim seni
- Nehir, aşkım yapma ağlarım bak.

Bu konuşmalar eşliğinde beşiktaşa gittik, servisimiz geldi.Bavullarımızı koyduk, öpüştük, sarıldık, ben servisten indim.O camdan bakarken ki halini nasıl anlatsam ama sana, dayanamadım tekrar girdim servise.O boncuk gözlerinden dökülen dizi dizi yaşlarla, o minicik ellerinle boynuma koparırcasına sarılmanı napıcaz peki aşkım.Bir haftalığına gittin ama beni de aldın yanında götürdün be meleğim.Dün geceden beri kendimde değilim resmen.Allahın ne mübarek kuluymuşum ki seni bize nasip etti herşeyim benim.

3 Ağustos 2011 Çarşamba

nehirr hanım tatil hazırlıklarında :)

ooofff anne ne gecmedı zaman
hadı ama yatalım uyanalım binelim gidelimm
Gidelim ki anneee ben Özge teyzemle yaramazlık yapıcam :)

ben buyudun annee gece dısarı cıkarızz

anneee ben buyudum dıımı
evet balım buyudun :)
Şaban Bakkala tek başıma gıdebılırım
Nehircim az daha vaktı var
eee ben bu isten bişey anlamadım anne nasıl büyümek buu

he aklıma geldı anneee
zaten ben Fındık parkındakı o çoçuğu dövücem
Bak nasıl dövücem hem de kedimi korkutttu
ay çok kızdım valla bak nasıl yapıcam onu :))

.........

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Hangisi daha acı ?

Acaba hangisi daha acı ? Nehir hanımın sevgili yapması mı, yoksa damat beyin beni kapıda yakalayıp " nehir dışarı çıkıcak mı amcaaa " demesi mi, amca sensin lan, yürü git almiyim ayağımın altına :))

Şaka bir yana kesişmeler,kırım kırım kırılmalar falan çok fena, işimiz var önümüzdeki 20 sene boyunca galiba :)))

2 Haftada çok şey birikti, hepsini paylaşıcaz :)

22 Temmuz 2011 Cuma

Nehir Hanımın Evlilik ile İlgili Düşünceleri...

Geçen akşam Nehir hanım ve bir kız arkadaşı odada oynamaktadır.Başına geleceklerden habersiz talihsiz baba da banyoya doğru ilerlemektedir.Kızının odasının önünden geçerker duyduğu cümle ufak çaplı bir kalp krizini tetikler.Cümle şudur; " Sen de tanımadığın biri ile evlenmek istemiyorsun di mi ? "  !!!!!!!!

Be hey sıpa, ulen 4buçuk yaşındasın.Evliliği falan bile geçtim bu cümleyi kuracak birikimi ne zaman elde ettin :)))

Bu kız beni öldürür söylemedi demeyin :))

Barışma Çabaları :)

Dün yazmam gerekiyordu aslında ama yoğun olduğum için bugün yazabiliyorum... Belkşi barışırız diye çikolatamla geldim ama sen her zamanki gibi kapının önünde arkadaşlarınla oynuyordun sana balkondan seslendim;

Ayşe Gül: Nehiiir...

Nehir:..... (sessizlik)

A: Nehiiiir bi bakar mısın teyzecim?

N: ..... (sessizlik)

A: Teyzecim bi bakar mısın?

N: Evet ne oldu söyle...

A: Sana bişe getirdim gelir misin yukarı, ben birazdan gideceğim de...

N: O zaman bırak öyle git.

A: Olmaz sana vermem lazım gel bi yukarı :)

N: (sessizlik ama yukarı çıkar) , evet hadi ver ne vereceksin?

A: Al bakalım sana ne aldım :)

N: ( Nehir çikolatayı aldığ gibi aşağı iner arkadaşlarıyla paylaşır)

:)

20 Temmuz 2011 Çarşamba

NEHİR'E...

2008 yılıydı ve Nehir Hanım'la tanışma şansına nail olmamıştım. Bana dayısı tarafından fotoğrafları yollanmıştı ilk tepkim Allahım bu çocuğun gözleri gerçek mi olmuştu :) ve sonrasında ilk telefon konuşmamızı hala unutmadım, "biliyo musunuz Pakizenin kızını köpek ısırdı" olmuştu :) aradan zaman geçti Nehi'i görme şansım oldu ve gerçekten de hayatımın anlamı oldu... İnanılmaz yetenekleri, zekası ve her geçen gün yeni yeni şeylerle beni hayretlere düşüren anlatılması imkansız bir tatlı cadı. Hele o dünyalar güzeli bakışıylşa "Ayşe Gül teyze" demesiyle alıp onu böyle yemek istiyorum. Gerçi hala sebebini bilmediğim neden yada nedenlerden dolayı bana küsmüş :( akşama uğrayıp haftalardır çekmecemde duran çikolatanı getireceğim bakalım barışabilecek miyiz :) normalde her zaman benimle gayet keyifli geçirdiğin zamanların olur ve Onur'la konuşmazsın ama nedendir hala bilmiyorum şimdi Onur'la aranız çok iyi benimle hiç konuşmuyor hatta su istediğinde benim verdiğim suyu dahi almıyorsun :)

16 Temmuz 2011 Cumartesi

Evlatla izlenecek filmler...

35 yaşındayım, binlerce film izledim, binlerce filmlik de bir arşivim var.Babamla gittiğimiz Beşiktaş Yumurcak ve Mıstık sinemalarını hiç unutmadım.Sinemaya bu kadar ilgi duymamda muhakkak o yılların büyük bir etkisi var.

Meleğimle de gittiğimiz ilk film " Alpha ve Omega " isimli bir animasyon idi.Evde de oturup birlikte izlediğimiz bir çok film mevcut.Fakat benim için iki film var ki yıllar geçp meleğim büyüdüğünde oturup onunla izlemek en büyük hayalim.

Birincisi :


I Am Sam



http://www.imdb.com/title/tt0277027/














Hatta Nehir ile bu filmi izlemeye başladık fakat uykusu geldiği ve azıcık sıkıldığı için devam etmedik :)

6 yaşında bir çocuğun zekasına sahip bir baba ile inanılmaz tatlı kızının hikayesi, zamanla kızın büyümesi ile söz konusu babanın ona bakmaya yeterli olamayacağını düşünen hükümet yetkilileri çocuğu babasından alıp sosyal hizmetlerin bir bakımevine yerleştirirler,Baba da kızını geri alabilmek için hukuk savaşına başlar.

Konu kabaca bu, fakat filmin hissettirdikleri konunun kat kat ötesinde.Sean Penn ve Dakota Fanning'in inanılmaz oyunculukları insanın ağzını açık bırakıyor resmen.Alttaki videoda da filmin en can alıcı sahnelerinden birini bulacaksınız.Mutlaka ama mutlaka izleyin bu filmi, mümkünse orjinal dilinde...




İkinci filmimiz ise dün gece4'e kadar uykusuz kalmamı sağlayan film :

The Pursuit of Happyness

http://www.imdb.com/title/tt0454921/


Şimdi anneler hiç kusura bakmasın ama bu filmin hissettirdiklerini, yaratacağı tahribatı, o babanın içinde gezinen her duyguyu an be an için parçalanarak hissetmeyi asla anlayamazlar.4 kere izlediğim film için dün gece saat 3'de hala ağlamamak için kendimi zor tutuyorsam inanın abartı değil bu.Üst üste gelen şanssızlıklar, sokakta yatmak zorunda kalmaları, terk edip giden anne, babanın kendini parçalarcasına verdiği mücadele ve final.Bilmiyorum belki benim için çok özel noktalara ulaşan bir film olduğu için bu kadar kıymetli ama aşağıdaki sahnede o babanın çaresizliği, korkusu içinizde bir gıdım duygu uyandırmıyorsa ben aşırı hassasım herhalde.



İşte bu iki film yaklaşık 10 yıl sonra, Allah kısmet ederse gül kokulu kızım ile oturup birlikte izlemek istediğim en önemli iki film.

Sitemizin takipçileri, yorumlarda sizle bizimle filmlerinizi paylaşın ne dersiniz ?



11 Temmuz 2011 Pazartesi

Veee Sürprizimizzzz...

Nehir Hanım'ın son klibi :))

Yarın !!!!!!!

Sitemizin sayın takipçileri;

Yarın yepyeni bir sürprizle geliyoruz, bizi takip  etmeye devam.

Çok bomba bişey geliyor çoook :))

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Nehir Gürsoy'un ilk kişisel sergisi

Bu hafta vereceğimiz ilk sergi haberi; Kuratörlüğünü Nadide Eker Gürsoy'un yaptığı ve halen Gürsoy Art Gallery'de sürmekte olan bir resim sergisi.

Sanatçı Nehir Gürsoy bu sergisinde saten boyalı duvar üzerine elle serbest çalışma ile anne çıldırtma tekniğini kullanmış.Renk ve çizgilerdeki netlik eserlerini yaratırken terlik tehdidi altında kalmadığını gözler önüne seriyor.Hiçbir acele fırça darbesi ve kaçış izi yok :))

Sanat camiasının önde gelen isimlerinin sergi ile ilgili yorumları :

Bülent Ersoy : " Du bakiyim şöyle yavvvrummmm "

Hıncal Uluç : " Su testisi su yolunda, aahaa tamam vurmayın !!!! "

Behzat Ç. : " Bu ne la ? "

Barış Çıtak : " Bu çocuk kesin Talay'a çekmiş "

Nadide Eker Gürsoy : " Barış ağzını yırtarım "

Volkan Konak : Şiir okumaya başladı ve hala susturulamadı...



1 Temmuz 2011 Cuma

Haşarılık İmzamız Atıldı :)

Haşarı çocuğun şanındandır dizdeki yara izi :) Nehir hanım da dün " benim neyim eksik " diyerekten ilk imzayı atıvermiş iki dizine birden.Sokakta oynarken acımayan diz eve gelince pek bir acır oldu ama, çok nazlıyız.Ayağının altına yastık koymalar, masajlar sormayın gitsin.

He bu arada bir de evde saklambaç seansımız vardı, hadi Nehir neyse de diğer iki dananın ( Nadiş ve ben ) Evin içinde sobeaaaa diye bağıra çağıra koşturması pek bir şık oldu :))))

29 Haziran 2011 Çarşamba

Minişler :)

İşte pazar gününün muhteşem üçlüsüne ait bir kare.İlk saatlerde naz hanım adı gibi naz yapınca uzaktan kestiler birbirlerini, ama sonradan çocuk masumiyeti ve neşesi galip geldi ve et tırnak oldular bir anda :) Tabi dönüş yolunda naz hanım kızımı banktan kovdu ama nehir de kıçını milimetre dahi oynatmayarak çetinceviz olduğunu gösterdi :)))

Laloş ise anasından gelen genler sebebi ile makine gördüğü yerde poz verdi, ama aynı poz tabiki :) Kızım ayıp çocuğu şimdiden zehirleme, bırak babasına çeksin :))

Eylemlerimiz devam edecek...

Sokak kızı İrma


bebeemmdeki enerji patlaması

Gözünü açtığı vakitten itibaren gece uyuyana dek
bısıklete bıncem kapıda :) hadı fındık parkına gıdelım :)
medineeyele kapıda oynuycam :) vs vs vs

Cadımısın sen yaa :)

28 Haziran 2011 Salı

Tayfanın ikinci jenerasyonu :)

Pazar günü; bir zamanlar bira içmeyi bile beceremeyip sahilde cola + çekirdek yiyecek kadar küçük yaştan beri birlikte olan güruhun ( ki biz buna tayfa diyoruz :) ) bir sonraki jenerasyonunun ilk buluşması vardı :) Evet o buluşma bize ait değil miniklere özeldi :)

Gün ile ilgili detylı bir yazı yazarım, en az 3 kişiyi ağlatırım illaki ama şu fotoyu hemen paylaşmak istedim :)) Laloşun da olduğu bir kare henüz bana ulaşmadı, çabuk yollayın :)

24 Haziran 2011 Cuma

Büyüdüm Anne


Terliklerimi giyerim sokağa çıkarım
kapıda arkadaşlarımla oynarım sokağa doymam
eve gel derler 2 dk daha derim her eve çağırıldığım da
ama çıkarken anne söz sen gel deyince gelicem diye anlaşma yaparım
Dedeme mum tuttururum benı parka götür gıdınce 2 saat gelmem
resim çizerim bol bol,
hatta öyle çok seviyorum ki resim yapmayı duvarlar bile benim :))
her akşam babam yemek yer hakkı dedenin önünde bisiklete binerim


AAaaa ama yaz geldi annee eve mi kapanayım hıh :)))

Büyüdüm anne sen kabul etmesende ben büyüyorum kendımı daha ıyı tanıyorum yavas yavas
Okula başlıycam okula başlaıycam yaaaa bu büyüdüm demek mi anne :))

Nehir hanımı evde oturta bilmek adına önüne bir önlük haydi mutfağa
Nehir hanım yemek yapacak :)

Malzemeler

salça, yogurt,süt,
et suyu :)),
pril :))
kahve :)))
açıkçası ne bulduysan at içine

adı : CADI YEMEĞİ

işte böyle bir Nehirim'in bir gününün özeti...

23 Haziran 2011 Perşembe

İlk adım...

Meleğim;

Bugün anaokuluna yazıldın, hayatının geri kalanı boyunca sürecek mücadelen artık başlıyor.Yıllar ne kadar çabuk geçiyor.Daha dün ilk baba dediğin için taklalar atıyorduk, şimdi baba sen içeri git annemle özel konuşucam dediğin çağlara geldik.

Gül kokulu meleğim, şu an içinde bulunduğum hisleri sana anlatmam mümkün değil.Sen benim yaşayamadıklarım, hayal ettiklerimsin.Belki her hayalini gerçekleştiremeyeceğiz, belki gücümüz yetmeyecek ama Allah'ın izniyle daima arkanda dağ gibi duran ve seçimlerini sonuna kadar destekleyen birer anne ve baba olacağız. Ailenin önemini çok değişik, çok saçma sapan yollardan anladım ben. Bu yüzdendir sana aşırı düşkünlüğüm, gül yüzüne her bakışında ağlayacak gibi olmam.Sana olan sevgimi gördükçe bana yapılan haksızlığı daha iyi anlayıp öfkelenmem.

Siz iki melek benim hayatımı değiştirdiniz, yaşanır kıldınız.Siz benim herşeyimsiniz.

22 Haziran 2011 Çarşamba

Nehir ve Çetesi

Ortaköy sahilinde artık kız ve erkek savaşları var.Bunun müsebbiplerinden biri kim tahmin edin bakalım :)) Ekteki fotoğrafta dün akşamki tahterevalli savaşlarından bir enstantane mevcut :)

Her geçen gün çevresiyle diyaloğu daha da gelişiyor hanımefendinin.Bununla aynı oranda da şımarıklığı.On the rocks ve Woodstock isimli barların tüm personeli şimdiden Nehir hanımı şahsen tanıyorlar :) Zaten 3 tel saçım kaldı, onu da bu kız dökecek be yaa :)


ENGİNAR KAŞLARA :))


Yorgunluğun tavan yağtığı askam saatlerımızın vazgeçilmez neşesi stres topumuz canımız gene pek formundaydın :) sahıle ınıldı tahtırevallanin bır ucunda 4 kız dıger ucunda 4 erkek yarıs yapıldı arada bende eşlık ettım sıze :)) sallanıldı yakalamaç oynandı :)))
sonra park dönüşü duvar dibi yapıldı biraz cay kahve, ama sen tabıkı bızle olmadın pırrr barların onünde şarkı söyleyen bir tip :)) serserim

anlatacklarım yazsam sayfalar surer yaptıgın cılgınlıklar ama bır tanesı buyuk anı olacak emınım bizler ve senın ıcın Tarkan'ın ÖP şarkısına eşlik ettin ama nasılmı :))))

Enginar kaç nara kim tutar ceylana öööööö doyamadım
Enginar kaç nara kim tutar ceylana öööööö doyamadım
Enginar kaç nara kim tutar ceylana öööööö doyamadım

KUZUMUN TARKAN'LA DÜETİ :)

21 Haziran 2011 Salı

Prensesin ikinci klibi

Nehir hanımın ilk tatilinin görüntülerinden yapılan ikinci klibi :) Yıl 2007

Vesikalık fotograf maceramız :)

Evet hayat mücadelesinin ilk adımı olan okul hazırlıklarımıza ilk adımı attık :) Birkaç gün önce evde antreman yapmıştık vesikalık çekimi için.Fakat stüdyoya girince hepsi buhar oldu uçtu, minik prensesimiz kafayı egdi öne nuh diyor peygamber demiyor.Bak bana poz verirmiş gibi yap aşkım yook, bak çeken ablanın yanında durayım bana bak ııhhh yemiyor.En sonunda bari ben çekeyim dedik annen ile ve aldım makineyi elime ( 4 yıllık bir aranın ardından ).Fakat yine o kafa kalkmıyor, prenses utanıyor :) Dükkanın sahibini stüdyodan atmak sureti ile ailecek başbaşa kaldık içerde :) Nehir hanım bir anda fotomodele dönüştü, 4 kare çektim aşkıma.En güzelini seçtik.Fakat herşeyden öte benim için en önemlisi; büyük Allah'ım hayatımızdaki tüm değişimlere rağmen kızımın okul fotoğrafını yine benim çekmemi nasip etti :) Büyütüyor muyum diyorum ama hayır, benim için gerçekten çok değişik bir his :)

Gecenin kalanı ise bambaşka, şımarıklığın zirvesi, tatlılığın zirvesi, cinnetin zirvesi :)) Nehir ve Nadiş hayatınızda ise hiçbir hissi ortalama yaşıyamazsnınz,hepsi zirvededir :))

Sizi çok seviyorum...

bıyık altından gülmece :)


Kuzucukk hergün biraz daha büyüyorsun ve
bunu bize hisetirmek için de sanırım elinden geleni yapıyorsun :)

Dün ilk vesikalığını çektirdik bebem okula kayıt için yavaş yavaş adım attık bakalım nasıl olacak Burak Reis İlköğretimi nasıl sarsacaksın küçük canavar :))

He bu arada Nehir nerden geliyorsun gibi bir soru geldi Cevabın;
Hiiççç okula yazılıcam da Fotokopi çektirdik :)))))


Akşam uzunca bir mücadeleden sonra nihayet evde oturmaya ıkna ettık seni ve odanda sakınce uslu bır genc kız edasıyla Bibeyon elınde fılm ızledın :)
Büyüdünnn ama Bibeyon hala elinde nasıl olacak :))
Dayın sana sordu beslenme çantana ne koyacaksın kızım
senden cevap ;Tabiki Bibeyon dayı :))))

yatakta sohbet faslı Nadiş - Nehir - Talay
siz baba kız sıkı muhabbet bende uyuma derdındeyım ama arada ıster ıstemez sohbetınıze gulmemek mumkun degıl baban benı tarıf edişin aynen şöyle
ANNEM BIYIK ALTINDAN GÜLÜYO :)))

artık uyu Nehir hayırr ben Çi film izliycem :)))
ama gece saat 12,30 falan...

severim seni AŞK

20 Haziran 2011 Pazartesi

Güzel bir pazar :)

Günaydın annneee Kalak hadi ne cok uyudun haykırıslarıyla basladım gune

babamızı aradık :) Fethi dedemize gittik :)
babalar gunu kutlamalarımız bittikten sonra güzel köpüklü bir duş nehir hanım'a :)

ardından Kartal'ın doğum günü kutlaması ve
aksam üzeri Ayşe, Nehir ve İzel'in çığlıkları kahkalarıyla güne devam :))

Sonrasında Pastenede lahmacun dondurma keyfi :)))
veee çılgın meleğimin bitmeyen enerjisiyle eve cıkma çabalarımız

Nasıl bişeysin sen kız
Bazen severken parcalayasım gelıyor sana doyamıyorum ama acık olayım bazen çileden çıkıp kopuyorum...Herşeye rağmen, çoğu zaman şımarıklığına rağmen hatta
o küçücük yüreğindeki sevgiyi gözlerine taşıyıp annecim diye bakıyorsun ya bana
kelimeler yetersiz kalıyor işte o noktada...

seviyorum seni güzel bebe
seviyorum seni Şımarık bebe
seviyorum seni yüreğimm :))

Zangoç Nehir :))

Hanımefendide dün akşam yine enerji patlaması vardı, akşamın bombası ise kilisenin yanından geçerken elindeki anahtarlığı kaldırım demirlerine vurup " Kilise çanı çaldııı " diye çığırması idi :))

He bu arada kocasına balık tutup kızarttı, çok maharetli canım...

Ey Ortaköy kedileri, açılın Nehir geliyoorr :))

Günün en güzel anı ise annesi ile birlikte babalar günümü kutlamak için telefon açtıklarında utanarak babalar günün kutlu olsun yerine " iyi günler " demesi idi :) Ama o iyi günlerin içindeki değerleri kelimelerle anlatamam.Dünyanın en saf, en temiz, en büyük sevgisinin sade iki kelimeye dönüşmüş hali idi :))

Seni çok seviyorum meleğim.

17 Haziran 2011 Cuma

Çocuk olmanın en güzel yanı...

BİR ÇOCUĞUN BİR YETİŞKİNE HER ZAMAN ÖĞRETEBİLECEĞİ ÜÇ ŞEY VARDIR;

-         NEDENSİZ YERE MUTLU OLMAK,
-         HER ZAMAN MEŞGUL OLABİLECEK BİR ŞEY BULMAK,
-         VE ELDE ETMEK İSTEDİĞİ ŞEY İÇİN VAR GÜCÜYLE DAYATMAK    (PAULO COELHO) 


Bu üç maddeden ilkini geçen akşam çok daha iyi kavradım.Onun dünyasında ne hırs var, ne iki yüzlülük, ne riyakarlık.Bakkaldan alınmış 1,5 TL'lik bir hulahop onun için dünyanın en mutluluk verici şeyi.

Umarım aradan yıllar geçip büyüdüğünde saçma hırslarla hayatı kendine zehir etmek yerine ufacık şeylerden ağız dolusu kahkahalar yaratabilecek kadar pozitif biri olursun aşkım.

Fotoğrafta Nehir ve Medine hanım aynı hulahop içinde dönüp kahkahalar atmak suretiyle Nadiş'i komaya sokarken görülmekte :)

15 Haziran 2011 Çarşamba

Ana kız Entomologlar ( Böcek bilimciler ) :))

Dün akşam ki sahil gezimizin dönüşünde çekildi bu kare.Yağmur sonrası yollara çıkan sümüklü böcekleri izlemek en büyük keyfimiz senle :) Burada ise ağaçtan düşen bir solucanı dal yardımı ile kenara almak isteyen  Nadiş hanım ve asistanı Nehir görülüyor :))

Hayvancağızın atlattığı bağırsak deşilmesi tehlikesinden bahsetmiyorum bile :))

Dün akşamın bir diger kurbanı ise sahildeki pekines cins köpekti, hayvan prensesimizin yoğun ilgisinden kaçabilmek için neredeyse ağlayacaktı :)

Dieğr bir bombamız daaaaaa, cumartesi Nehir hanıma vesikalık fotoğraf çektirmeye gidiyoruz.Eminim apayrı bir hikaye olacak o da :)



Söz konusu pekines ahan da şu :

Mağdur Pekines

hayat...

kuzum yaşamam sebebim dunyam ve artık buyumekte olan an be an yenı bi hareket veya cümleyle benı sasırtan gül beebeeemmm :)

buyuyorsun ve hatta öyle bir hal aldın ki meleğim 'anne neyin var canını sıkan bişey mi oldu? hadi anlat bana' diyecek kadar dost oldun bana...

buyudun evet ya hatta buyudun de ayakkabılarını gıyıp ben arkadasımın yanına kapıya ınıyorum dıyıp gıdecek kadar buyudun :)

Aallahım ben senı sokakta da doğurmadın kız ama senı bıraksak hatta sokaga bır yatak atsak hıc eve geleyım demezsin cadı :)

bu sene baslıyoruz okul maratonuna meleğim
okul öncesı hazırlık Deden dün kayır için evraklarını hazırlamaya başladı bıle :)

ıyıkı varsın benım guzel kızım ...

14 Haziran 2011 Salı

Nehir'in ilk klibi :)

Kızıma yaptığım ilk klip :)


Sahilin Maskotu...

Ortaköy sahili tarihi boyunca senin gibi bir deli görmüş müdür acaba Nehir Hanım.

Ekteki fotoğrafta tanışalı henüz 15 dakika olmuş arkadaşınla telefonda muhabbet etmektesiniz.Fikir tabiki senin başının altından çıkmış :)

Sahil gezilerimiz bir ritüele dönüşmüş durumda.Sıralama aynen şöyle :

1- Muhabbet ederek sahile iniş
2- Salıncakların görüş alanına girmesine 5 metre kala başlayan yoğun heyecan
3- Salıncakla uzaya yolculuk
4- Duracell tavşanını kıskandıracak bir performansla kaydıraklar arasında koşturmaca, ebelemece
5- Tekrar salıncakla mars seyahati
6- Taktıravelli
7- Boş yakalarsak tekrar salıncak
8- Kaydıraklar ( Bu arada yorgunluktan ölen baba yalvarmaya başlamıştır )
9- Mısır alıp denizdeki balonları izlemek
10- Keyfin tıkırsa pastaneye uğramak
11- Muhabbet ederek babanın omuzunda eve dönüş

Yaz akşamlarımızın kısa bir özeti bu aşkım, he bu arada kapı önü oyunlarına da başladın komşunun kızı ile tam bir fırlama olma yolunda emin adımlarla ilerliyorsun :)

13 Haziran 2011 Pazartesi

Büyüdü mü ne :)


5 yaşın içindeyiz.İtirazlar, inatlar, istemiyorum babaaaa'lar, baba kız kavgaları başladı artık :) Gün be gün karakterin gelişiyor gözlerimizin önünde meleğim.

Günün bitiminde eve gelip sana sarılıp o kokunu içime çekmek ne demek sen biliyor musun minik sıpa, dünyalara bedel.

Bana benzediğin bazı konulardan biri de hayvan sevgin.Dün resmen belgelendi, sen de benim gibi kedi manyağısın :) Hayalimizdeki minik bahçeli evi alırsak sana söz; hem kedi hem köpek alıcaz :)

Bu yazıdaki fotoğrafta yer alan minik kedicik eminim sen gittikten sonra kesintisiz 4 saat uyumuştur yorgunluktan.