28 Aralık 2011 Çarşamba

Rüya - Yüra

- Baba uyumak istemiyorum ne olurrr.
- Neden aşkım ?
- Çünkü uyuyunca kötü yüralar görüyorum.
- Aşkım ben de dün gece çok kötü bir rüya gördüm mesela, ama uyumamız gerek yoksa büyüyemeyiz değil mi ?
- Sen ne gördün baba ?
- Rüyamda annene bir kötülük yapmak üzere olduğumu gördüm aşkım, kötü bir rüyaydı.
- Yapmadın ama di mi baba ?
- Yapmadım aşkım.
- Annemi çok sevdiğinden değil mi ?

Romantik maymunum benim :)


17 Aralık 2011 Cumartesi

Hazırcevap mı dediniz ?


Ben ömrüm boyunca lafı böyle takkk diye yerine oturtan bir adam olamadım. Mevzu geçip bittikten sonra " lan şunu diyeydim ya beee " diye hayıflandım hep :)

Fakat Nehir Hanım bu konuda hiç zorlanmayacak gibi. Buyrun bir iki örnek :


Nadide : Nehir bak kalk içerde sallıyim seni, burası çok gürültülü uyumuyorsun.
Nehir : E konuşuyorsun da ondan gürültülü, hallaa hallaaa ( allah allah diyor )

-------------------------------

Nadide : Nehir hadi uyu
Nehir : Tamaaaam, aaa göz yine çıktı ( uyku saatini haber veren tek gözden oluşan yaratık )
Nadide : Evet bak sen hala uyumadın ama
Nehir : E demin de çıkmıştı
Nadide : Evet
Nehir : Anne bunlar beni kameradan m görüyor ? Uyumadığımı görünce gözü tekrar çıkarıyorlar.

----------------------------------

Talay : İsmail abiii, nasııılllll ( 3-4 ay önce gülmekten yarıldığı bir şaka )
Nehir : Baba komik mi şimdi bu ?



1 Aralık 2011 Perşembe

5 Yıl önce, 5 yıl sonra


Minik aşkım;

İnsan hayatında kırılma anları vardır, asla eskisi gibi olmayacağını hissettiğin anlar. Aynı, babaannem vefat ettiğinde beni koruyacak, kollayacak kimsenin kalmadığını hissettiğim anlar gibi. Bu his 4 yıl boyunca sürdü, neden 4 yıl ? Çünkü o dört yılın sonunda anan hayatıma girdi aşkım, ama bu başka bir yazının konusu. Tüm malzemeyi bir kerede bitirmeyelim, yaşlandıkça yaratıcılığımı kaybediyorum çünkü :)

Derken bir pazar akşamı, hayatım boyunca unutamayacağım bir akşam. Annen ile gecenin bir körü can sıkıntısından yemek yediğimiz, sonra kendimizi dışarı attığımız o akşam. Bazı belirtilerden işkillenip gebelik testi için eczaneye gidip cebimizdeki son 4 lira ile test aldığımız o akşam, Eve dönerken Özge ve Cengiz ile karşılaşıp her mutlu anımızda, her üzüntülü anımızda yanımızda olan canımdan öte kardeşlerimle o mutlu haberi paylaştığımız o akşam. Bir insanın hayatında daha öte bir kırılma anı olabilir mi.

Annenin zor geçen hamileliği, cinsiyetinin kız olduğunu öğrendiğimiz gün gittiğimiz yemek, doğum tarihini aldığımız gün, minik tekmelerin, kalp atışların, dayın askere gittiği gece az kalsın erken doğumun, hangi bir hikayeyi anlatayım sana be meleğim.

Derken tam 5 yıl önce bugün, hatta muhtemelen bu yazıyı yayınlayacağım saatta aramıza katıldın. Senden önce sesin geldi koridora, ne kadar cazgır olacağını o an anladık ama kaçınılmaz kader, yapacak birşey yok :) Annene verdiğim söz üzerine göğsümdeki kılları traş edip seni emzirdim, şaka lan şaka anlatıcam o hikayeyi de :))))

İşte o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı aşkım. Zor dönemlerimiz de sen ayakta tutuyorsun bizi, minicik yüreğin bizimkinden çok çok büyük aslında. " Baba annem seni çoook seviyor, ama işten çok yorgun geliyor o yüzden sarılamıyor sana " diyip bana insanlık dersi verecek kadar büyük hem de. Gündüz canlı halini gördüğün balıkları akşam sofrada kızarmış görünce ağlayacak kadar duygusal, minicik çubuk krakerini bile bölüp paylaşacak kadar insancıl. Umarım içindeki o saflık hiç bozulmaz aşkım.

Beni sevindiren bir diğer yönün de öğrenmeye olan açlığın, kendi küçüklüğümü görüyorum sende, ben bu potansiyeli heba ettim, sen benim gibi olma aşkım.

Evet sanırım her zamanki gibi duygusala bağladım. Diyeceğim şu ki;

Seni herşeyden çok seviyoruz canım kızım. Doğumgünün kutlu olsun. Her kararında, her seçiminde belki korkarak, belki kızarak ama her zaman yanındayız meleğim. Yüzündeki gülümsemen hiç solmasın.

Dombik baban :)